Söz
SÖZ…
Ah ! şu dilin kemiği olsa, dudakların fermuarı. Hani söylenmemesi gerektiğinde sözün, kemiği bükse dilini, fermuar kapatsa dudaklarını. Daha az üzer, üzülürdük o zaman. Hele ki bu fermuar kalp kırmaktan çekinmeyenlerin, kötülükleri dilinden oburca dökülenlerin, umut ve duygu hırsızlarının dudaklarına takılsa ,ne güzel olurdu.
Söz bu. Öyle kolay çıkarda ağızdan, kolay tutulmaz. Kolay geçmez yürekte açtığı yara.
Söz bu. Havalarda uçurur bazen , ayağını yerden keser.Söz bu. Adam sanırsın karşındakini.
Söz bu. Şiir olur,şakı olur. Söz bu. Ecel olur.
Söz bu.İki dudak arsında çıkmaya görsün;Kader olur,keder olur.Söz bu.Yalan olur.
Ağzından çıkan söz özündür aslında. Sanki ucuzladı son zamanlarda sözler.’’Seni seviyorumlar ,biz dostuzlar,ben yanındayım lar,bekle geliyorumlar!’’Daha ne sayayım ?Hava da uçuşmakta.
Sözü söyleyen,gözünü saklayamıyor ve bunu da unutuyor ya ,o zaman benim söyleyecek sözüm kalmıyor.Kendimize verdiğimiz sözleri tutabilseydik eğer,başaklarına verdiğimiz sözleri tutmamız daha kolay olurdu.Pazardan domates seçerken iyilerini ayırdığımız gibi,sözlerimizi de sarf ederken iyilerini ayırabilseydik,kırmamış,kırılmamış,üzmemiş,üzülmemiş,umutları çalıp,hayallere tecavüz etmemiş olurduk.
Söz bu. Ağızdan çıktığı gibi dik duramıyor bazen.