Bir Yusuf Tanıdım. “Yusuf’un Yüreği Gerek Bize”

Yazsam mı ? Yazmasam mı ? diye düşündüm. Ama bir Yusuf tanıdım ki o satırlarımda olmalıydı dedim kendime. Olmalıydı çünkü tükeniyordu insanlığın nesli.
Ağladığında ‘’zavallı’’, güldüğünde ‘deli yahu! ‘’ denilecek hale gelmişken dünya, onur, gurur ve adalet yalnızca isimken artık Yusuf’ u yazmalıydı kalem.
Bir Yusuf tanıdım. Henüz 8 yaşında. Dişlerini yeni döküyor, dilini vura vura konuşuyor damağına. Hazır cevap. 8 yaşında ama Yusuf çoktan büyümüş . Çünkü eve, annesine kazandığı parayı götürüyor. Aman Cemile öf ! hikaye bilindik diyebilirsin .
Yo! bilindik değil.
Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımla yemek yerken, ufacık- tefecik esmer güzeli bir çocuk elinde poşet, içinde mendiller, mendilleri bize satabilmek için yanaştı masamıza. Bu arada saat epey geç olmuştu .Yani o saatlerde sen, ben o yaştaki çocuğu ölsek sokağa salmayız yalnız başına. Masamıza yanaştı. Öyle güzel ki; kör edercesine ışık saçıyordu gözleri. Masada altı kişiydik. Hepimiz para verdik. O arada her birimiz sorular soruyoruz Yusuf’a
-Kaç yaşındasın ?
-Kardeşin var mı ?
-Okula gidiyor musun?
-Aç mısın ?
-Yemek yer misin ?
Hem bize cevap verip, bir taraftan da paraları sayıyordu.
Bu arada arkadaşlarımdan bir tanesi bir soru daha sordu .
-Sus ! dedi ona.
– Kafamı karıştırma! Hesap yapıyordu çünkü.
Biz olduğunca içten gülüyoruz .Çünkü bir çocuk güldürüyor yüzümüzü tüm masumiyetiyle.
Her birimize mendiller dağıtmaya ve para üzerini vermeyene kalkmasın mı !
-Hayır ! dedik. O paralar senin. Mendilleri de istemiyoruz mendiler de sende kalsın.
Aldığımız cevap her birimizi dağıttı.
‘’-Ben dilenci değilim. Parayı verdiniz mendilleri alacaksınız! ‘’demesin mi.?
Israr kıyamet biz .
Bu sefer sesini yükseltti Yusuf
‘’-Ben dilenci değilim . Madem para verdiniz, mendilleri alacaksınız !’’
Masada her birimiz kadındık ve anaydık . Yusuf’u görünce benle birlikte eminim ki diğer arkadaşlarımın da gözünün önünden çocukları geçti.
Yusuf masaya gelmeden önce Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşmışken konuştuğumuz konu siyasetti.Yusuf’u görünce tekrar dile getirdim .‘’Biz adalet istiyorduk ,eşitlik istiyorduk.Acaba hangi siyasete gönül veren, lider olmak isteyen sağlayacaktı bu eşitliği? Merak ediyorum doğrusu. Biz ,evrendeki her çocuğun çocuk gibi yaşayamadığını tekrar gördüğümüzde kıyıldı içimiz. Ya çocuklar çocuk gibi yaşamlıydı ,ya da adaletsizlikle çocuklar aynı evrende olmamalıydı.
Yalnızca bu değil bu yazıyı sizle paylaşmamın nedeni.
Yusuf gibi onurlu olmalıydık . Çünkü onurumuzu kaybettik. Rant, mevki, makam için dilleri dışarıda geziyor çoğu. Adaletsizliğin sebebi de bu çanak tutanlar.
Yusuf gibi gururlu olmalıydık. Haykırmalıydık insanlığı satın almak isteyenlerin yüzüne.
Yusuf gibi dürüst olmalıydık .Kuruşa tenezzül etmemeliydik, çalmamalıydık.
Yusuf gibi kanaatkar olmalıydık.
Biz Yusuf olmayı becerebilseydik, mendil satan çocuklar olmayacaktı.
Bir Yusuf tanıdım. 8 yaşında ama çoktan adam olmuş. Üstelik duruşu, karakteri ,onuru olan bir adam .
Bir Yusuf tanıdım utandım insanlıktan.
Yusuf’ların gözünün ışığı sönmesin.

Temmuz.

Ne vakit güneş niyeti bozup,
Doğmak istese bir rutubetli evin penceresine,
Bulutlar çelme takıp güneşe,
yağmurlar yağdırdı.
O yağmurlar da ben üşüdüm,
biz üşüdük,
Temmuz üşüdü.
Temmuz’da alacak bayramdan nasibini
Ne vakit bayram güneşi niyeti bozup,
Doğmak istese bir garibin penceresine,
Sabırsızlanan Ağustos çelme taktı güneşe.
Yağmurlar yağdırdı bir bayram sabahı.
O yağmurlar da ben üşüdüm,
biz üşüdük.
Temmuz üşüdü.
Arefe akşamında,
Bir garibin sofrasında yer almak istese sıcak pide,
Yavan ekmek kıskançlık etti.
Bir lokma ekmekte katık oldu kara zeytin.
O sofrada bir anne ağlıyordu.
Öyle ağlıyordu ki;
Gözyaşlarından
Ben üşüdüm,
biz üşüdük ,
Temmuz üşüdü.
Bayramlıklar olmalıydı,
Çocukların baş uçlarında.
Ah bu yoksulluk !
Başa bela.
Sessiz feryatlar göğü delmiş olmalı,
Bulutlar da ağladı bir bayram sabahı.
Öyle ağladı ki;
Gözyaşlarından
Ben üşüdüm,
biz üşüdük,
bayramlar üşüdü,
Temmuz üşüdü.
Temmuz’da alacak bayramdan nasibini.
Bir tarafta ölen çocuklar,
Bir tarafta çocuk mezarlarıyla dolu topraklar.
Her şeye rağmen,
yaşanmaya gebe bayramlar.
Bu bayramda ağlayacak evladını özleyen analar.
Öyle ağlayacak ki;
Bayramlar üşüyecek
Temmuz üşüyecek.